Dikdörtgenin Çevresi Nasıl Hesaplanır? Bir Aşk Hikâyesi Üzerinden
Bazen hayat, karşımıza öyle sorular çıkarır ki, bunlar matematiksel olmaktan çok daha fazlasıdır. Bir gün, sıcak bir yaz akşamı, parkta yürüyen ve birbirine zıt iki kişi tanıdım: Elif ve Murat. Her biri farklı bir dünyadan gelmiş gibi görünen bu ikili, bir şekilde karşı karşıya geldiklerinde, çok ilginç bir soru sordular. Biri çözüm odaklı, diğeri ise tamamen duygusal bir bakış açısına sahipti. Ama ikisi de aynı soruya takılmıştı: Dikdörtgenin çevresi nasıl hesaplanır?
Elif, duygusal bir kadındı. Dünya onun gözlerinde, insanların bir arada var olduğu, ilişkilerin en kıymetli şey olduğu yerdi. Geometrik hesaplamalar, onun için soğuk ve uzak bir dil gibiydi. O, bir insanın kalbinin çevresini ölçmeye çalışırken, Murat ise tam tersine, hayatı sayıların ve mantığın içinde bulurdu. Her şeyin bir çözümü olmalıydı ve bu çözümü bulmak, onun için yaşamanın bir anlamıydı. Her ne kadar farklı dünyalarda yaşıyor olsalar da, birbirlerine karşı duydukları saygı, onlara aynı soruyu sordurmuştu.
Elif’in Duygusal Yaklaşımı
Elif, matematikten her zaman uzak durmuştu. Onun için bir şeyin anlamını anlamak, sayılarla değil, hislerle mümkün oluyordu. Murat’ın sorusuna cevap verirken gözlerinde bir belirsizlik vardı. “Dikdörtgenin çevresi mi? Ne kadar basit bir soru gibi görünüyor ama bence çok daha fazlası… Aslında, çevre demek, bir şeyin sınırları demek değil mi? Yani bir şeyin ne kadar uzandığını görmek, onu sarmak, her bir köşesini keşfetmek… Her şeyin bir sınırı olduğu gibi, insanların da. Belki de en güzel şey, birinin çevresini keşfetmektir. Bir kişi, her bir köşesini sarmaya başladığında, o zaman onu gerçekten anlayabiliriz.”
Murat bir an sessiz kaldı, Elif’in bu bakış açısı ona çok ilginç gelmişti. O, her zaman hesaplamaların arkasındaki mantığı düşünüyordu, ama Elif’in dünyasında, her şey daha renkli ve anlamlıydı. Elif’in söyledikleri ona, sayılarla ölçemediği bir dünyayı hatırlatmıştı.
Murat’ın Stratejik Bakışı
Murat, her zaman çözüm odaklıydı. Eğer bir problem varsa, o problemi bir şekilde çözmeli ve o çözüme ulaşmalıydı. Elif’in söyledikleri, biraz onun bakış açısını karıştırmıştı, ama bunun peşinden gitmek, soruya net bir çözüm bulmaktan daha önemli olamazdı. “Dikdörtgenin çevresi, aslında çok basit bir hesaplama, Elif. İki kısa kenarın toplamı ile iki uzun kenarın toplamını almalısın. Yani: Çevre = 2 x (uzun kenar + kısa kenar). Bu kadar basit. Hayatta da böyle değil mi? Her şeyin bir çözümü vardır, sadece doğru adımları takip etmek gerekir.”
Elif, Murat’ın bu cevabını duyunca, biraz gülümsedi. Çünkü onun bakış açısı, bazen gerçekten doğruydu. Sorunları çözmenin ve adımları doğru takip etmenin ne kadar önemli olduğunu biliyordu. Ama yine de, bu çözümü biraz daha duygusal bir açıdan değerlendirmeyi tercih ederdi.
Hikayenin Özüne İniş
İşte o an, iki farklı bakış açısının birleştiği noktada, soruya dair çok derin bir anlam yattığını fark ettiler. Dikdörtgenin çevresini hesaplamak, aslında sadece bir matematiksel işlem değil, aynı zamanda hayatın da bir metaforu gibiydi. Murat’ın stratejik bakış açısı, Elif’in duygusal derinliğiyle buluştuğunda, ortaya çok daha anlamlı bir şey çıktı. Bir ilişki gibi, bir dikdörtgenin çevresi de her iki taraftan eşit ve dengeli bir şekilde hesaplanmalıydı. Kısa kenar ve uzun kenar gibi, insanlar da farklı yönleriyle birbirlerini tamamlarlar.
Sonuçta Ne Öğrendik?
Hayat, dikdörtgenlerin köşelerinde değil, o köşeleri birbirine bağlayan sınırların dışında da büyür. Elif’in duyusal yaklaşımı ve Murat’ın çözüm odaklı bakış açısı, hayatın dengeli ve anlamlı bir şekilde yaşanması için gerekli olan her iki unsuru simgeliyordu. Çevreyi hesaplamak kadar, o çevreyi saran duyguları ve anlamları da göz önünde bulundurmalıyız.
Bazen, ne kadar çözüm odaklı olsak da, bazen de hislerimizin derinliklerine inmeyi unutmamalıyız. Belki de bir ilişkinin en önemli yönü, sayılardan çok, kalbin çevresinde gezinmektir.
Sizce, dikdörtgenin çevresini hesaplamak gerçekten bu kadar basit mi? Ya da bir ilişkiyi gerçekten çözüm odaklı mı yoksa duygusal bir bakışla mı yaşamalıyız? Yorumlarda düşüncelerinizi paylaşın, bu konuda ne düşündüğünüzü öğrenmek isterim.